Manisa'nın Demirci ilçesinde yankılanan her çan sesi, aslında 65 yıllık bir emeğin, sabrın ve geleneğin fısıltısı. Usta Mustafa Sabancı, çocuk yaşta babasından devraldığı bu kadim sanatı, yıllara meydan okuyarak atölyesinde yaşatıyor. O ve oğlu Mahmut Sabancı, unutulmaya yüz tutan çan yapımcılığının inceliklerini, her vuruşta geleceğe taşıyor. Bu haberde, sadece Türkiye'nin değil, Yunanistan ve Bulgaristan'ın hayvan sahiplerinin de tercih ettiği Demirci çanlarının eşsiz üretim serüvenine tanık olacak, bir mirasın nasıl titizlikle korunduğunu keşfedeceksiniz. El işçiliğinin altın değerinde olduğu bu atölyede, saca hayat veren ustaların hikayesi sizi bekliyor.
MANİSA (AA) - NURULLAH KALAY - Manisa'nın Demirci ilçesinde mesleğe çocukken babasının yanında başlayan 76 yaşındaki çan ustası Mustafa Sabancı, atölyesinde 65 yıldır geleneksel yöntemlerle üretim yapıyor.
Demirci'nin simge zanaatları arasında bulunan çan yapımı, ustalar tarafından kültürel miras olarak korunmaya devam ediyor.
Babası Mahmut Sabancı'nın yanında 1960 yılında mesleğe başlayan Mustafa Sabancı da yaklaşık 65 yıldır atölyesinde çan üretiyor.
Üç yıl önce kaybettiği babasıyla bir zamanlar aynı atölyede ter döken Mustafa Sabancı, şimdi mesleğe kazandırdığı oğlu Mahmut Sabancı ile mütevazi iş yerlerinde saca şekil veriyor.
- "Büyük emek ve sabır gerektiriyor"
Mustafa Sabancı, AA muhabirine, küçük yaşlarda adım attığı atölyede, şimdi oğluyla aynı tezgahı paylaştığını söyledi.
Çan yapımında geleneksel yöntemlerden vazgeçmediklerini ifade eden Sabancı, "Çan, büyük emek ve sabır gerektiriyor. Her çan, ısıtma, dövme, şekillendirme ve ses ayarı gibi birçok ince aşamadan geçiyor. El işçiliğini hiçbir aşamada bırakmıyoruz." dedi.
Hayvancılığın yoğun olduğu bölgelerde Demirci çanlarının talep gördüğünü belirten Sabancı, ürünlerin Türkiye'nin birçok kentinin yanı sıra Yunanistan ve Bulgaristan'a ulaştığını dile getirdi.
Mesleğe ilginin giderek azaldığını anlatan Sabancı, şöyle konuştu:
"Çancılığın tükenmemesi gerektiğini düşünüyorum. Türkiye'nin birkaç ilinde çan yapılıyor ancak bizim kullandığımız yöntemler her yerde uygulanamıyor. Biz hazırladığımız çamurun içine sarı pirinç atarız. Ocakta çanın tavını verdikten sonra yaklaşık 400 dereceyi bulan kömürün içinden çıkarırız. Rengini alması için suya batırılır, altın sarısı olur. Soğuduktan sonra ses ayarı yapılır, dili takılır ve çan hazır hale gelir. Tüm bunları da örs ve çekiçle yaparız ki bu aletler bizim için altın değerindedir."
Üçüncü kuşak çan ustası Mahmut Sabancı da dede mesleğini devam ettirdiği için mutlu olduğunu söyledi.
Çan yapımının teferruatlı olduğunu belirten Sabancı, "Çan üretimi birçok aşamadan oluşuyor. Önce sac kesiliyor ve şekillendiriliyor. Birleştirme işlemlerinden sonra ocak süreci başlıyor. Ses ayarı tamamlandıktan sonra çanı müşteriye teslim ediyoruz." dedi.
Bu haberde, Manisa'nın Demirci ilçesinde 65 yıldır çan ustalığı yapan 76 yaşındaki Mustafa Sabancı'nın ilham veren hikayesine tanık olduk. Çocuk yaşta babası Mahmut Sabancı'dan devraldığı bu mesleği, geleneksel yöntemlerden vazgeçmeden titizlikle sürdüren Sabancı, şimdi de oğlu Mahmut ile birlikte bu kültürel mirası geleceğe taşıyor. Çan yapımının büyük emek ve sabır gerektiren aşamalarını, özel ısıtma, dövme, şekillendirme ve ses ayarı tekniklerini detaylarıyla inceledik. Özellikle çamurun içine sarı pirinç atma ve 400 derecelik kömürde tavlama gibi eşsiz yöntemlerin, Demirci çanlarına özgü altın sarısı rengi ve kaliteli sesi nasıl kazandırdığını öğrendik. Mesleğe ilginin azalmasına rağmen, Türkiye'nin farklı bölgelerinin yanı sıra Yunanistan ve Bulgaristan'dan da talep gören Demirci çanlarının, bir zanaatın yaşatılması adına ne denli kritik bir rol oynadığı vurgulandı. Bu usta ellerin, örs ve çekiçle saca hayat vererek geçmişten gelen bir sanatı nasıl ayakta tuttuğu, bizlere kültürel mirasın korunmasının önemini bir kez daha gösterdi.









